Tüm Yazılara Dön
9 dk okuma
Stres Yönetimi

Ofiste Nefes Almayı Unuttuğumuz Günler: Stresle Başa Çıkmanın Gerçekçi Yolları

Dr. Zeynep Aydın
Dr. Zeynep Aydın
Klinik Psikolog
Ofiste Nefes Almayı Unuttuğumuz Günler: Stresle Başa Çıkmanın Gerçekçi Yolları

Sabah 8:30. Ofise giriyorsunuz ve nefes almanın bile lüks olduğunu düşündüğünüz o tanıdık his sizi karşılıyor. E-mailler, toplantılar, deadlinelar... Hepsi üst üste biniyor ve siz kendinizi bir girdabın içinde buluyorsunuz.

10 yıldır kurumsal psikolog olarak çalışıyorum. Her gün farklı şirketlerde, farklı insanlarla konuşuyorum. Ama hikaye hep aynı: "Nefes alamıyorum."

Bugün size, danışanlarımla birlikte keşfettiğimiz ve gerçekten işe yarayan teknikleri anlatacağım. Bunlar kitaplarda yazan teorik öneriler değil. Gerçek insanların, gerçek ofislerde deneyip işe yaradığını gördüğüm yöntemler.

Stres Aslında Düşman Değil

Önce şunu kabul edelim: Stres hayatın bir parçası. Özellikle iş hayatının. Sorun, stresin kendisi değil, onunla nasıl başa çıktığımız.

Bir danışanım vardı, pazarlama müdürü. "Stressiz bir iş istiyorum" diyordu. Ona sordum: "Hiç heyecan duymadığın, hiç challenge olmayan bir iş gerçekten ister misin?" Düşündü ve "Aslında hayır" dedi.

İşte mesele bu. Biraz stres bizi canlı tutar, motive eder. Ama dozunu kaçırdığımızda, bizi tüketir.

Nefes: En Basit Ama En Unutulan Teknik

"Derin nefes al" klişe gibi geliyor, biliyorum. Ama şunu fark ettiniz mi? Stresli olduğunuzda nefesiniz yüzeyelleşiyor, hatta bazen tutuyorsunuz.

Geçen gün bir CEO ile çalışıyordum. Toplantı sırasında "Dur" dedim. "Şu an nefes alıyor musun?" Şaşırdı. Gerçekten de nefesini tutuyormuş.

İşte size gerçekten işe yarayan bir teknik:

4-7-8 Nefesi: Telefonunuz çaldığında, mail bildirimi geldiğinde, toplantıya girmeden önce... 4 saniye nefes alın, 7 saniye tutun, 8 saniye verin. Sadece bir kez. 19 saniye. Bu kadar.

Bir müşterim bunu "telefon nefesi" olarak adlandırmış. Telefon her çaldığında önce bu nefesi alıyor, sonra cevaplıyor. "Artık telefon sesinden korkmuyorum" diyor.

Mola Vermek Tembellik Değil

Türkiye'de çalışma kültürümüzün en büyük sorunu bu: Mola vermeyi tembellik sanıyoruz.

Bir yazılım şirketinde danışmanlık yapıyordum. Developerlar sabah 9'dan akşam 7'ye kadar bilgisayar başından kalkmıyorlardı. "Vaktim yok" diyorlardı.

Bir deney yaptık. Her 50 dakikada bir 5 dakika mola verecekler. Ayağa kalkacaklar, pencereden bakacaklar, su içecekler. Bu kadar.

Sonuç? Üretkenlikleri %30 arttı. Neden? Çünkü beyin de bir kas. Dinlenmeye ihtiyacı var.

Hayır Demek: En Zor Ama En Gerekli Beceri

"Evet" demek kolay. "Hayır" demek cesaret ister.

Bir danışanımın hikayesini anlatayım. HR müdürü, herkesin sevdiği, "yardımsever" biri. Herkes ona iş yıkıyor, o da "tamam" diyor. Sonuç? Kendi işini yapamıyor, sürekli başkalarının işini yapıyor.

Ona "hayır" demeyi öğrettik. Ama kaba bir hayır değil. "Bu konuda sana yardımcı olmayı çok isterdim ama şu an üzerinde çalıştığım X projesi var. Belki Y kişisi yardımcı olabilir?"

İlk hafta zorlandı. "Ya beni sevmezlerse?" diye sordu. Ama ne oldu biliyor musunuz? İnsanlar ona daha çok saygı duymaya başladı. Çünkü artık "evet" dediğinde, gerçekten yapıyordu.

Kontrol Edemediğinizi Bırakın

İş hayatında kontrol etmek istediğimiz o kadar çok şey var ki... Müşterinin kararı, patronun ruh hali, ekonomik durum, trafik...

Bir teknik öğretiyorum danışanlarıma: "Kontrol Çemberi"

Bir kağıda iki çember çizin. İçteki çembere kontrol edebildiklerinizi yazın: Kendi tepkileriniz, ne kadar çalıştığınız, nasıl iletişim kurduğunuz...

Dıştaki çembere kontrol edemeyeceklerinizi yazın: Başkalarının düşünceleri, şirket politikaları, ekonomi...

Şimdi sadece içteki çembere odaklanın. Dıştakiler için endişelenmeyi bırakın. Kolay değil, biliyorum. Ama denediğinizde göreceksiniz, omuzlarınızdan kocaman bir yük kalkıyor.

Teknoloji Detoksu: Bağımlılığı Kabul Etmekle Başlıyor

Telefonunuz masada titriyor ve siz bakmamak için kendinizi zor tutuyorsunuz. Tanıdık geldi mi?

Bir deneyin: Telefonunuzu çekmecenize koyun. Sadece 1 saat. "Ya acil bir şey olursa?" diyorsunuz, biliyorum. 20 yıl önce cep telefonu yoktu ve dünya dönüyordu.

Bir avukat danışanım var. Her mail geldiğinde hemen cevaplıyordu. "Müşteriler hızlı dönüş bekliyor" diyordu. Ona sordum: "Gece 11'de mail atana da mı hemen dönüyorsun?" Evet, dönüyormuş.

Bir kural koyduk: Mesai saatleri dışında sadece gerçek acil durumlarda mail kontrolü. İlk başta tedirgin oldu. Ama müşterilerinin tepkisi ne oldu biliyor musunuz? Hiçbir şey. Kimse fark etmedi bile.

Ofiste Mini Kaçış Noktaları

Herkesin ofiste gizli bir kaçış noktası olmalı. Bu fiziksel bir yer olmak zorunda değil. Zihinsel bir kaçış da olabilir.

Bir danışanım, streslendiğinde 2 dakikalığına tuvalete gidiyor ve en sevdiği tatil yerini hayal ediyor. Gözlerini kapatıyor, oranın kokusunu, sesini hayal ediyor.

Başka biri, çekmecesinde sakladığı fotoğraf albümüne bakıyor. 1 dakika. Çocuklarının fotoğrafları onu sakinleştiriyor.

Benim favorim, bir finansçının yöntemi: Streçing yapıyor. Masasında, kimse görmeden. Boyun çevirme, omuz silkme... 30 saniye. "Vücudum gevşeyince zihnim de gevşiyor" diyor.

Son Söz: Mükemmel Olmak Zorunda Değilsiniz

İş yerindeki en büyük stres kaynaklarından biri, mükemmeliyetçilik. Her şeyi kusursuz yapmaya çalışmak.

Size bir sır vereyim: Kimse mükemmel değil. O hayranlıkla baktığınız müdürünüz de değil, CEO da değil.

Kendinize şunu sorun: Bu konu 1 yıl sonra önemli olacak mı? Çoğu zaman cevap "hayır" oluyor.

Stres her zaman hayatımızda olacak. Ama onu yönetmeyi öğrenebiliriz. Küçük adımlarla. Bir nefesle. Bir "hayır" ile. Bir mola ile.

Yarın işe gittiğinizde, bu tekniklerden sadece birini deneyin. Hangisi size hitap ediyorsa. Ve unutmayın, değişim zaman alır. Kendinize sabırlı olun.

Son olarak, eğer gerçekten bunalmış hissediyorsanız, yardım istemekten korkmayın. Güçlü olmak, her şeyin üstesinden tek başına gelmek değildir. Bazen güçlü olmak, "Yardıma ihtiyacım var" diyebilmektir.

#iş stresi#stres yönetimi#ofis hayatı#mental sağlık
Paylaş:
Dr. Zeynep Aydın

Dr. Zeynep Aydın

Klinik Psikolog

10 yıldır kurumsal psikoloji alanında çalışan, iş yerinde stres yönetimi konusunda uzmanlaşmış psikolog.

Daha Fazla Bilgi Almak İster misiniz?

Kurumsal psikoloji çözümlerimiz hakkında detaylı bilgi için iletişime geçin.

Bize Ulaşın

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar

Tükenmişlik Sendromu: İş Hayatında Kendimizi Kaybetmeden Önce Fark Etmemiz Gerekenler

Tükenmişlik Sendromu: İş Hayatında Kendimizi Kaybetmeden Önce Fark Etmemiz Gerekenler

Yıllardır kurumsal psikoloji alanında çalışan bir uzman olarak, tükenmişlik sendromunun nasıl sinsi bir şekilde hayatımıza sızdığını ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatıyorum.

Oku